Adım adım ileri
Bu alemden içeri
Onsekizbin alemi
Gördüm bir dağ içinde.
Yetmişbin hicap geçtim
Gizli perdeler açtım
Ben dost ile birleştim
Buldum bir dağ içinde
Körler gibi görmedim
Sözlerin söylemedim
Visalün çün münacaat (yakarma)
Kıldım bir dağ içinde.
Gökler gibi gürledim
Yerler gibi inledim
Çağlar gibi çağladım
Aktım bir dağ içinde.
Bir döşek döşemişler
Nur ile bezemişler
Dedim bu kimin ola
Sordum bir dağ içinde.
Yunus eydür gezerim
Dost ilidir bazarım
Ol Allah'ın didarın (yüzünü)
Gördüm bir dağ içinde.
(Yunus emre)
Yunus Emre'nin "Gördüm bir dağ içinde" dediği dağ, zirvesi bulutlar arasında kaybolup gökyüzüne (tanrıya) ulaşan ulu dağlardan örnek alınarak yapılan tapınak yapılarıdır aslında. Bahsedilen dağ şüphesiz babil'in Kulesi ziggurat, Mısır'ın Piramitleri'dir. Kamboçya'nın Angkor Vat'ı,Endonezya'nın Borobudur Tapınağı'dır. Dağ, gizil güçlerin bulunduğu ve bu nedenle de bütün doğa yaşamının toplandığı yerdir. Zigguratlar ve diğer yapılar ise yerden göğe yükselmenin yerleriydi.Tanrı buradan yeryüzüne iner ve ölüleri alıp götürürdü.
Bu yapılarda "Visalün çün münacaat" (Tanrıya kavuşmak için dua) yapılır, "Ol Allah'ın didarın" (Tanrının yüzü) görülürdü. Çünkü orası tanrının mekanıdır "Bir döşek döşemişler/ Nur ile bezemişler" ve o dağ, içinde "onsekiz bin alemin görüldüğü" bir mikrokozmostur... Dağ figürünün yer ve göğü birleştiren bir unsur olduğunu en iyi gösteren film de #StevenSpielberg'in "Close Encounters Of The Third Kind" (Üçüncü Türde Yakınlaşmalar) filmidir.Bu filmde insanlar ve uzaylılar bir dağın zirvesindeki üste ilişki kurar ve insanlar uzaya giderler.
Yine Orta Asya, özellikle Tibet söylence ve geleneklerinde adı geçen Agartha'nın da Asya'nın sıradağları (özellikle Himalayalar) içinde olduğu düşünülmektedir. Bu açıdan dağlar, zirveleri bulutlu gökyüzüne değmeleri veya orada kaybolmaları nedeniyle tanrıya/tanrılara değen veya ulaşan mekanlar olarak tasavvur edilmişlerdir her zaman.