#Ötekinedönüşüm

Yorum · 804 Görüntülenme · Okuma Süresi: 4 dakika

Bu yeni başlığın altında iki gerçek kişilik üzerinden ayrışmanın yol açtığı 2 ötekine dönüşümü anlatmaya çalışacağım. Bir tanesinde türkçe kaynak olmadığı için hakkında çekilmiş biyografik bir filmi kullanacağım.

Özellikle 1980'li yıllardan itibaren tüm dünyayı sarmış olan hızlı küreselleşme ve neoliberalizm rüzgarının yaratmış olduğu en büyük olgulardan birinin de "taraf olmayan bertaraf olur" olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ülkelerdeki yalnız, yabancılaşmış, robotlaşmış ve metalaşmış insan yığınları için aslında yapabilecekleri en iyi şey kendilerini bir gruba dahil etmektir ki insan denen varlık bu duruma hiç te yabancı değildir. Daha ilkokuldan itibaren erkek öğrenciler, kız öğrenciler sınıf içinde gruplar kurarlar ve bir gruptan olmayanın öbür gruptan olduğu varsayılır. Çocuk hiçbir grupta olmasa bile gruplardaki çocuklar tarafından ona sürekli "bizden değilsen onlardansın" anlayışı empoze edilir. Özellikle bu lisede çok daha farklı boyutlara ulaşır. Ergenliğinde verdiği ateş ve heyecanla bireyin tarafsız kalması ihtimali epey azalır ve mutlaka bir gruba girerek ötekine dönüşür.

Bu yazımda siz okuyuculara iki tarihsel kişilikten örnek vereceğim ancak ikisi de siyasi şahsiyetler. Ve ikisi de hayatta. Bahsedeceğim kişilerden Bryon Widner ile ilgili Türkçe bir kaynak bulunmadığı için kendisi hakkında çekilen 2018 yapımı biyografik suç draması olan Skin filminden faydalanacağım. Bahsedeceğim diğer kişi ise Horst Mahler. Önce Mahler'den başlayıp ardından Skin'e, dolayısıyla Widnor'a odaklanacağım.

HORST MAHLER 1936 -

Horst Mahler 1970'li yıllarda Almanya'da faaliyette olan silahlı sol örgüt RAF (Baader - Meinhof) Complex'in kurucuları arasında yer aldı. Özellikle Alman öğrenci lideri Rudi Dutschke'nin vurulmasının ardından yapılan 1970 eylemleri ve Andreas Baader'in kaçırılması gibi büyük ses getiren eylemlerin tamamında yer almıştı. Andreas Baader, Gudrun Ensslin, Ulrike Meinhof gibi örgütün diğer kurucu üyelerinden yaşça da büyük olmasından mütevellit örgüt içinde gördüğü saygı da oldukça büyüktü. Ancak hapishaneye düştükten sonra Raf'tan kopmaya başladı. Bu kopuş aslında ilk başlarda 80'ler sonları ve 90'larda görülecek olan 180 derece dönüşleri ile alakalı değil, örgütü eylemlerini, hapishanede başlattıkları açlık grevlerini eleştiren şeylerdi.

1977'de Baader, Ensslin ve Meinhof Stammheim Cezaevi'nde devlet tarafından enselerine kurşun sıkılarak öldürülmelerinden 3 yıl önce hapisten çıkmış olan Mahler, önce daha Maoist bir komünizmi benimsemiş olan KPD ile iletişime geçmiş, ardından ise yeşillere kaymıştı. Ancak sonrasında herkesi şaşırtan bir şekilde aşırı sağa kaydı ve 90'larla birlikte Mahler artık bir neo Nazi olmuştu. 2000 - 2003 arası aşırı sağ parti Almanya Ulusal Demokratik Partisi'nde de yer aldıktan sonra artık Nazi selamı vermeye, Hitler'i savunmaya ve holokost inkarcılığı yapacak düzeye ulaşarak ötekine dönüşümünü tam anlamıyla tamamlamıştı Mahler. Günümüzde artık 85 yaşında ve sağlığının bozuk olduğuna yetkilileri ikna ederek hapisten çıktı.

SKIN: 2018

Yönetmenliğini ve senaristliğini Guy Nattiv'in yaptığı Skin, oldukça özgün ve ilgi çekici bir film. Amerika'nın Güney'inde aşırı sağcı bir neo Nazi grubun liderliğini yapan Bryon Widner'un ötekine dönüşünü izliyoruz filmde. Aslında burada şunu belirtmekte fayda görüyorum. Bu yazı bir konu başlığı hakkında olduğu için genel bir sinema yazısı değil, o yüzden burada bir film analizi de yapmayacağım. Sadece gerçekte yaşamakta olan ve hayatı konu başlığımıza çok uyan bir kişilik olan Widnor'dan filmden gördüklerimle biraz bahsetmeye çalışacağım.

Aslında çoğu kimse bir Neo-Nazi'nin dönüşümünün mümkün olmayacağını savunabilir ki bu oldukça haklı, çok itiraz edilemeyecek bir savdır. Ancak burada gerçekten çok sıradışı bir örnek var. Bryon Widner, grubunun bir etkinliğini çocuklarıyla birlikte izlemekte olan Julie Price'a aşık oluyor ve hayatta bir amacı olduğunu öğrendiğinde, sevebildiğinde - sevilebildiğinde normal bir hayatı olabileceğini görerek ötekine dönüşebiliyor. Film de bu süreci anlatıyor. Ancak filmin kesinlikle yaptığı en iyi şey bunu anlatmak için araya dövme sildirme sekanslarının serpiştirilmiş olması. Filmin başından sonuna kadar Widner'in adeta vücudunun neredeyse tamamını kaplamış olan ırkçılık dövmelerinin tamamı siliniyor. Yani kendisinin dönüşümünü hem senaryoya ait olan bir olay örgüsüyle seyrediyoruz hem de dövme sildirme sekanslarıyla aslında dönüşümün ne kadar zor olduğunu da görüyoruz. Burada dövme sekanslarının metafor olarak görülebileceğini düşünüyorum.

Dünyada ister sol ister sağ, ister aşırı sol ister aşırı sağ olsun tüm örgütlerde, oluşumlarda, partilerde oradan ayrılmak, ötekine dönüşmek gerçekten müthiş zor ve çok büyük irade gerektiren bir şey. Umarım bu yazımızda size ötekine dönüşüm ile ilgili bir fikir verebilmişimdir. İyi okumalar.

Yorum