çünkü onlar bize “OLMAZ!” demişti.

Yorum · 772 Görüntülenme · Okuma Süresi: 2 dakika

Aşk ve acı, ne kadar derinlerde yaşanırsa o kadar kalitelidir.

Evet aslında, şu an girişe ve başlığa bakıyorsunuz. Sizin acınızı tanımlayan, size yakışan bir yazı arıyorsunuz göz ucunuzla. İsterseniz tabii size istediğinizi verebilirim çünkü insanlar böyle işte, acıyı seviyorlar. Acılarını da abartarak, uçlarda anlatmaya bayılıyorlar. Sanki bu dünyada, bu kadar nüfus ve kilometre içinde çok önemliymiş gibi dünya başlarına yıkılıyor. Acıyı küçümsemek değil bu arkadaşım. “Sen sanki yapmıyorsun, hoşuna gitmiyor acı çekmek?” diyebilirsiniz. Evet, seviyorum; anlatmayı da seviyorum ama derinlerde hep bir şeyleri saklayarak. Aşk ve acı, ne kadar derinlerde yaşanırsa o kadar kalitelidir.

İnsanlar kadar tehlikelisi de yoktur bu dünyada. Acı çektirmeyi sevenleri de gördüm. Gözünüzün yaşına bakmazlar, âşık ederler ve bir anda sessizce giderler ve suçu bir şekilde size yüklerler. “E sana olmaz dedim.” derler ?ama öyle öperler, öyle koklayıp sarılırlar ki sanırsınız tamam, fikri değişti. Hayır arkadaşım ; o da çektiği acıyı sizden çıkarıyordur. Size de böyle yazmak, okumak düşüyor; yapacak bir şey kalmıyor çünkü onlar bize “OLMAZ!” demişti.

Bu yoğun duygulara bu hakimiyetsiz sevgiye nasıl son vereceğiz peki? Sizin de içiniz daralmıyor mu? Lanetler savurup ona sığınmıyor musunuz? Bu duyguları ilaçlar yok edemez ki doktor. Dozu niye arttırıyorsun? Neden benim üstümde hakimiyet kurmaya çalışıyorsun? Sen ilacı arttırdıkça ona olan her şey daha çok artıyor. Öyle iyi anlıyorum onu ki bu yoğunluktan dolayı şu anki hâlini ona anlatsam kabul edecek. Bunu yok etmem gerek. Bunu nasıl yok edeceğim? Edemeyeceğiz. Geçenlerde bir arkadaşım bana, “Şu aylar, şu soğuklar var ya; meğer hiç unutmamışım, hiç geçmemiş yarası, hâlâ ilk âşık olduğum adam o.” dedi. Evet, sevgilisi var; mutlu, aldatmıyor, seviyor ama geçmiyor. Hiçbir şey geçmiyor. Yaralar kabuk bağlayıp iz oluyorlar. Çünkü onlar, derin bıçak, yanık yaraları ve hiçbir zaman gitmez izleri.

Bazen gideni düşünmek gerek, neden gitti? Ben mesela dayanamadım seni paylaşmaya, dayanamadım bu savaşa. Evet, çok büyük savaşlar verdim. Şimdi kendimi küçücük dünyada, önemli bir şey olarak söyleyeceğim. Yeri geldi içimdeki sevgiyi görecek diye başka insanlarla paylaştım farkı anlasın diye. Çünkü cennetin değerini cehennemi görerek anlarız. Ölmedim, vazgeçtim. Süper bir gaziyimdir. Sevgisiz yaşayan bir insana hayatı sevdirmeye çalıştım. İki balık aldım siyah-beyaz, “Beni mahvettin, onlara iyi bak.” diye; biri ölmüş. Hem de siyah olan. Beyaz bendim siyah oydu bende hep. Ben hep beyaz ve saf bakardım; o ise siyah ve pislikleri ortaya çıkarırcasına bakardı. Kötülük, ölmüştü akvaryumda ama o hâlâ anlamamıştı. Yalnız ölecekti bir kuytuda. Ama şimdi küçücük dünyada, sen de sümüklü böcek gibi ezileceksin ve bir ses gelecek “ÇIT!” diye; kalbim gibi. Ama üstlerimizde kurdukları hakimiyet belkide uzun yıllar sonra hala hatırlanıyor olacak.

 

Yorum