Insanlığın sonunun gelmiş olduğu bu karanlık gecede tüm kıyafetlerimizi kuşanıp, bilhassa bayramlıklarımızla en güzel kokularımızı sürünüp en güzel duygularımızla birbirimizi en güzel yerlerinden öpüp yavaşca veda ediyoruz. Merak etme bu bildiğin vedalardan değil can içim. Sen bana, ben sana, gece gündüze, ay güneşe, aşklar aşksızlara veda ediyor bu gece. Ve ne ben sana doyuyorum ne sen bana, gece ve gündüz ne zaman birbirlerine soyunmuşlar ki zaten. Çok üzgünüm ve bu beni fena yerlerimden hırçınlaştırıyor. Bilirsin hırçınlığım kaç vedalara sebepiyet verdi benden bana. Gramafon da hasret çalıyor bu gece. En derin duyguların yolcusu kalmasın, su gibi git su gibi gel diyoruz. Senin ve benim birlikte yürüyebileceğimiz yollar yok. Sen sağ ben selametle. Anne perdeleri aç güneş çok güzel sıcak. Kahkaha at. Bana bir bak. Sor babama ne zaman gelecekmiş çok acıktım.
Son yemeğimizi yiyeceğimiz bu gece, o yemekleri, kaşık ve bıçak tutan ellerini, babamın anlattıklarını birde iştahını sanki bir daha göremeyecek gibi zihnimde tutayım. insanlığın sonu olan bu gece tek tek gözlerinize bakıyorum ve hepsinin ışıltısını alıp gökyüzüme diziyorum. Kardeşim susuyor. Yemek ortasında birinin susaması öfkemin mağaradan çıkmasına sebep olurken bir nefesle, "Seni görüyorum Mara kim olduğunu biliyorum." Onun susuzluğunu dindirecek en bi sevdiği suyu ona ve bilhassa herbirinize tek tek usulca ikram ediyorum.
Merak etmeyin, benim için endişelenmeyin ben iyiyim. Bazen bazı geceler son akşam yemeği daveti veriyorum. Ne güzel o akşam yemekleri sizinle. Hepsini alıp karnavala koyuyorum. Çocuk kahkahası ve pamuk şekeri, bir anda toza dizleri düşmekten nasır tutmuşsa annesi ki çocuğuna süt vermeye. Gel gör ki şehirdeki tüm şairler kaçmış. Şehir şairsiz kalmış bu gece baba. Son gece olduğundan tüm şairler şair olalı kitaplarını el yazmalarını toplayıp bir gemiye atlamışlar. Daha ben şair olamadım anlıyorum beni geride bırakışlarından. Söz deniyorum, insanlığın sonunun gelmiş olduğu geceler adlı davetime özellikle en bi sevdiklerimi alıp koynuma, uyutuyorum. Uyumam ne mümkün eğer nefes almazsan. Nefesinle uyut beni. Al ve ver. Nefesten ninniler bestelediniz mi kendinize. Akciğerinizi dolduran ve göğüs boşluğunuzu salladığınız beşiğinizle. Ah benim kendimi attığım ve salladığım. Uyuttuğum ben. Güzel geceler dilerim can içim.
Arkadaşım bana bir gül, yüzünün gülümsemesinden alıp mumlar yapayım. Korkarsam aydınlat beni en karanlık gecelerimde sessizce uzaktan, gelelim gidelim ve yad edelim biat edelim birbirimize. Sonra bana beni söyle insanlığın sonu olan bu gece, aptallıklarımdan yakın. Arkadaşım balını ve tuzunu esirgeme bu gece benden. Hem tatlanayım. Hem tuzlanayım.
Bana gel can içim bu gece beni al ve tut. Sonra bırak, bırakayım her şeyi. Duygularımı, zihnimin en mantıklı yerlerini. Hazır mısın, biraz ağır biraz yoğun. Duymak, görmek ve tatmak belki beni, belki seni benden alır. İnsan bilmediği şeyden korkarmış. Eğer bilmene görmene ve öpmene rağmen gidersen diye diyorum. Seni hangi yerime hangi anıma hangi gökyüzüme koyarım. Söyle öyleyse bilmek istiyor musun hâlâ?