Öncelikle bu filmi görür görmez çok merak ettim. İlk başta İran kadınlarının direnişi hakkında olduğunu düşünmüştüm. Ancak filmin sadece İran kısmını tutturabilmişim.
Film, İran'daki hayat kadınlarını ve bu hayat kadınlarından 'nefret eden' bir adamı ele alıyor. Adam hayat kadınlarından o kadar nefret ediyor ki şehrini bu kadınlardan temizlemeye karar veriyor ve geceleri hayat kadınlarına müşteri şeklinde yaklaşıp onları öldürüyor. Bu olaylar üstüne bir kadın gazeteci şehre geliyor ve bu katili bulmaya çalışıyor. Adam yakalanıyor vesselam. Ancak bu noktadan sonra işler benim gözümde sinir bozucu bir hal almaya başlıyor. Adama kamuoyu oluyor ve bir halk kahramanı ilan ediliyor. Adamın iddiası ise şu: Önce şehrini sonra tüm ülkeyi bu namussuzlardan temizlemek için Allah tarafından gönderilmiş görünmez bir el olduğu! 8. İmam için gözünü kırpmayacak bir adam. Bunları yaparken din adı altında yapıyor ve din adı altında yaptığı için gözünü bile kırpmadan suçunu kabul ediyor. En sonunda idam edilen adamın oğlunun görüntülerinde oğlu bu işe babasının kaldığı yerden devam edeceği sinyalini veriyor.
Filmi aşağı yukarı bu şeklide özetleyebiliriz. Gelelim işin inceleme kısmına. Filme kötü demek istemiyorum. Kötü değildi çünkü. Ama kusurlu noktaları da vardı.
Öncelikle değindikleri nokta başarılı bir nokta. Çünkü gerçekten hayat kadınları çok fazla şiddet ve ölüm tehlikesine maruz kalıyor. Ayrıca kimse bu kadınlar neden bu işi yapıyor diye sormuyor. Sadece etiket ve hor görüş var. Aslında bu olay düşündüğümüzden daha sosyolojik. Neden yapıyor, neden yapmalı / yapmamalı gibi sorular sorulduğunda karşımıza bambaşka öyküler ve mecburiyetler çıkabiliyor. O nedenle yapanları suçlamak yerine yapmak mecburiyetinde bırakanları suçlamak lazım.
Ayrıca filme gömülmüş pek çok gündelik hareket ve norm mevcuttu. Evli olmayan bir kadının (gazeteci) tek başına otelde kalmasının garip karşılanması, başörtüsünü tam kapatmayan kadınların eleştirilmesi ya da gece tek başına olan bir kadının rahat bırakılmaması gibi. Bunlar gerçekten korkunç şeyler. Seküler yaşamın önemini bir kere daha anlamış bulundum. Hangimiz bunları yaşamak ister ki?
Ancak beni rahatsız eden nokta adam hakkında oluşan kamuoyunun filmin sonunda çözülmemiş oluşuydu. Filmde katil ortaya çıkmadan önce de ortaya çıktıktan sonra da çığ gibi bir kamuoyu bulunmaktaydı. Bu noktada ana karakteri fazla tepkisiz buldum. Film boyunca 'Tamam hayat kadını olmak günah peki cinayet günah değil mi? Hayat kadınlarıyla ilişkiye giren erkekler de günahkar değil mi?' diye sormasını bekledim. En sonunda oğlunun babasıyla gurur duyması ya da devamını getirmek istemesi... Tamam gündelik hayatta da yaşanabilir bir tepki. Ancak film çekiyorsunuz ve bu film belki çok izlenecek. Bir kişi izlese bile verilen mesajlar çok önemlidir. Adam idam edilince her şey çözülmüş gibi davranıldı filmde. Ancak fikirler ölmez, ne kadar hastalıklı olsalar da. Birinin bunu filmi çekenlere söylemesi gerekirdi.