Senin kuşların,
Benim gökyüzümde uçmaz mı hiç
Fısıldamaz mı rüzgarın yağmuruma
Ben böyle maviye bulanmışken
Yeşile kuşanmış bedenin
Toprağımda açmaz mı çiçeklerini
Söylemez mi şarkılarını baharlarıma
Ben böyle ayaza direnirken
Sus pus olmuş dilin,
Beyaz yatak gibi sayfalarımda konuşmaz mı
Dökülmez mi şahikandan dizelerime
Dil olmazmı tercüme edemediğim duygularıma
Ben böyle çığlıklarımı un ufak ederken
Gözlerimden taşmış gözlerin,
Çağlayan nehirlerimde durulmaz mı
Yoldaş olmaz mı gemilerime bakışların
Aydınlatmaz mı yolumu yıldızların
Ben böyle apansız
Böyle hoyrat, güldür güldür akarken
O merhamet denizine bulanmış ellerin
Bedenimin tenhalarına uğramaz mı
Sarmaz mı yaralarımı şifa olmaz mı
Kucak dolusu boşluğuma ulaşmaz mı
Böyle yara bere içinde,
Yatak döşek acilinde beklerken
Sıyrılsın artık tutsak duyguların,
Koynundan çek çıkar acılarını
Meze ettiğin gecenin sofrasından
Ya uzat ellerini
Ya da o ellerle mühürle kapısını
Bir daha aralanmasın
Umut diye gözlerinde
Koşturmasın çocuklar böyle neşeli
Söyle kapımı çalmasınlar
Girmeyeceklerse içeri...